Macarlar ve Çekler kadar kültür düşkünü halklardan biri de Bulgarlar.
Hemen kapı komşumuz oldukları için anıyorum. Bulgarları babam üzerinden
tanırım, oralı olduğundan çok Bulgar dostumuz oldu. Çocukken bir tren
yolculuğu sırasında yanılmıyorsam Avusturya'da kompartımanımıza bir
Bulgar yazar girmişti. Kadın bize o zamanın Demir Perde gerisi
Bulgaristanından yakınmıştı. Adını unuttuğum bu kadın, benim 17 yaşımda
gördüğim ilk "Sosyalist ülke aydını"ydı ve kadına kızmıştım, çünkü o
küçük ülkenin büyük kahramanlarından Georgi Dimitrof'un, "Faşizme karşı birleşik cephe" kitabını ben de okumuştum tüm Solcular gibi.
Küçük
ülkelerin büyük kahramanları her zaman ilginçtir, çünkü bu ülkelerin
yurttaşları özellikle yurt dışında çok fena sarılırlar o kahramanlarına.
Bulgar yazar bunu yapmamış olabilir, ama küçük Makedonya'nın Büyük İskender'inden bahsetmeden olur mu? Türklerin de yaşadığı Makedonya'da kurulan bir ordunun gelip II. Abdülhamit'i nasıl tepelediğini Makedonyalılar da bilir, Enver'i, Resneli Niyazi'yi falan tanırlar, ama ille de İskender'dir...
İskender,
Makedonya ile Yunanistan arasında da sorun olmuştur. Yunanlılar kahve,
rakı, baklava gibi şeylere değil, koskoca İskender'e de sahip çıkmaya
çalışmışlar, Yunanistan'da "Makedonya" lafını yasaklamaya da
kalkmışlardır -zira bir Makedonya "mahallesi" vardır Yunanistan'da, bir
de ekstra ölkesi ne demeye arz-ı endam etmektedir?! Hem Büyük İskander
bir Yunanlı değil midir, hocası Aristo, bir Yunan filozofu değil midir? Eee?!..
Bu
konuda son düdüğü Birleşmiş Milletler (BM) çalıp Makedonya diye bir
ülke BM'ye üye olunca bu maç Makedonyalıların lehine sonuçlanmıştır.
Eskiden Avrupa'da Atatürk üzerinden küçük ülke psikolojisi
sergileyen Türkler de çoktu, sonra "Atalarımız" edebiyatı bitti, Arapça
"Ecdadımız" edebiyatı başladı, Osmanlı sultanlarından bahsedildi, artık
onlara da gerek duyulmuyor. Kısacası, küçük ülke psikolojisi Türklerin
artık ilgilenmediği bir şey.
Bu konu nereden mi aklıma geldi?!..
Bir gazetede, Moğol Cumhurbaşkanı'nın resmini görünce...
Daha doğrusu Çingis Han'ın...
Nereden başlasam bilemiyorum. Kocaman bir Çingiz Han heykeli. Moğolistan'da bunlardan birkaç tane var. Onlardan birinin önünde Moğol Cumhurbaşkanı Elbegdorc
konuşuyor, ama adam minnacık! Fotorafçı, Çingis Han'ı boydan çekmeye
kalkınca, Cumhurbaşkanı küçücük kalmış. Konu önemli aslında. Moğol
ekonomisi patlamada, koca ülkede bir-iki milyon insan yaşıyor ve yeraltı
kaynakları Moğolları zengin etmek üzere. Bu yüxden halk bozkırı ve
hayvanlarını bırakıp Başkent Ulaan Baatar'a gelmiş. Şehrin
banliyölerinde 800 bin insan susuz, kanalizasyonsuz yerleşkelerde renkli
gelecek hayalleri kuruyor, Moğolistan'ın yarısı başkentte oturuyor.
Bu
şehre gitmiş gazeteci bir arkadaşım, şehrin dış mahallelerindeki yurt
tipi çadırlardan bahsetmiş, heyecanla dinlemiştim. Atlar, yak öküzleri,
büyük çadırlar ve dev modern binalar...
Moğollar, hanlar hanı
Çingis Han'la övünüyorlar, ama başkentlerinin adını haala
değiştirmiyorlar. Şehrin asıl adı "Urga", Ulaan Baatar -yani "Kızıl
Kahraman" demek olan şimdiki adını, buraya zorla giren Sovyet Kızıl
Ordusu koymuş. Ama Moğolların damarındaki savaşçı kanı ağır basıyor
olmalı ki, Budist mütefekkirleriyle ünlü eski Urga'nın adını es geçip,
övündükleri dev Çingis'e uygun Ulaan Baatar adına sadık kalıyorlar.
Cengizliler, Anadolu Selçuklu ülkesini de İran'dan yönetiyorlarmış,
hanlarıyla ne kadar övünseler az...
Küçük ülkelerin büyük
adamlarıyla övünen küçük vatandaşlarına takılmanın da bir "adabı"
olduğunu bir dostumdan öğrenmiştim. Bir Moğol'a, "Çingis Han mı, o da
kim?!" diye sorması görülmeye değerdi. Bir şok ki sormayın!..
Tabii böyle şakalar büyük tahribat yapmamalı ve sonra şöyle bitmeli:
"Haaa!.. Tabii ya -pardon. Telaffuzunuzdan, kim olduğunu bir an çıkaramadım!.."
Sonuçta
bu dünyaya anlam kazandıranlar o büyük insanlardır -ve Cengizlilerin
büyük Hanı da o insanların en büyüklerindendir, tıpkı İskender ve
Atatürk gibi...