The Assassination of Trotsky...
1972 yapımı. Rejisör: Joseph Losey
İzlediğimden emin olmakla birlikte bir türlü hatırlayamadığım bir fimdi. Neden hatırlayamadığımı, seyredice anladım...
İtalya ve Meksika'da çevrilmiş olan İngiliz filmi gerçekten kötü...
Film bittikten sonra aklımda kala kala bir renk kaldı:
Kahverengi!..
Boz, bej, kahverenginin hakim olduğu, amatör bir film...
Troçki'yi Richard Burton, suikastçi Ramon Mercader'i Alain Delon, sevgilisi ve Troçki'nin sekreterini (Alain Delon'un o sıralar sevgilisi de olan) Romy Schneider oynuyor. Buna rağmen filmi kurtaramıyorlar...
konuyu kısaca hatırlayalım...
Lev Davidoviç Bronstein, veya Bolşevikler arasındaki kod adıylaLev Troçki, 1917 Ekim devriminin ikinci adamı ve Kızıl Ordu'nun kurucusu, Lenin'den sonra SBKP'nin ve Sovyetler Birliği'nin başına geçecekken, Stalin'in ayak oyunlarıyla alaşağı edilir ve 1929'da İstanbul Büyükada'ya sürgün gelir. (Troçki, Türkçe okuduğum anılarını, Büyükada'da yazmış) Oradan, 1933'de, kalabalık bir taraftar grubuna sahip olduğu Meksika'ya gider...
Bir yıl önce Sovyet vatandaşlığından çıkarıldığı için, Sovyet gizli servisleri GPU ve NKWD'nin hedefi olur...
Film, kendini gizlemek için Belçika hüviyeti taşıyan ve sırf Troçki'ye yaklaşmak için genç bir Troçkist Amerikalı genç kadınla ilişki kuran suikastçiyi anlatıyor. Konu bomba gibi, ama resmen gereksiz ayrıntılara boğulmuş. Filmde Troçki'nin teorik gevelemeleri de var ve hayret uyandırıcı -çünkü Leninist gevelemelerden farksız, ideolojik/siyasi laf salatası. Bugün hiçbir anlam ve değer taşımayan sözler...
Böylece bir zamanlar hangi saçmalıklarla uğraştığımızı ve gereksiz saçma düşmanlıkların üreticisi politikacıları da yakından tanımış oluyorsunuz. Troçki çok karizmatik, mücadeleci ve entelektüel biri. Richard Burton tarafından da iyi oynanıyor. Ama katil rolündeki Alain Delon'un çok zorlama bir iş çıkarttığını söyleyebiliriz. Filmin, yapıldığı dönemde (1972), zamanın Avrupalı politize Sol seyircisi için üretildiğini düşündürecek izler var. Mesela Troçki'nin havalara bakarak büyük laflar etmesi, katilinin aşağılık bir korkak gibi gösterilmesi vs...
(Halbuki Ramon Mercader, mahkemede en ufak bir pişmanlık belirtmediği için, ceza indiriminden de yararlanmamıştır, gerçek kimliği ancak 1953'te anlaşılmıştır)
Filmin en etkileyici sahnesi, Troçki'nin Mercader'in makalesini izlerken buz kıracağıyla başına aldığı darbenin ertesinde yaşananlar. Troçki, o haliyle, katiline karşı koyduğu gibi, muhafızlarının Mercader'i öldürmesini önlüyor...
Neden mi?!..
"Bırakın, o tarihi anlatsın" gibi birşey söylüyor! Yani bırakılsın, adam bu yaptığını dünyaya anlatsın da dünya öğrensin gibi!..
O an Troçki'den nefret ettim...
(Muhafızları da olanları anlatabilirdi. Ölürken bile olayın popülerlik derecesini düşünmek. Eh yani!..)
Richard Burton bu sahnede gerçekten iyi. Alain Delon, biraz figüran gibi kalıyor...
Mercador, 1960'da hapisten çıktıktan sonra, daha 1940 yılında, cinayeti işledikten sonra Stalin tarafından verilen "Sovyetler Birliği Kahramanı!" madalyasının "tadını" çıkartmaya çalışıyor!..
Önce Meksika'daki Çekoslavakya büyükelçiliğinden bir Çek pasaportu alıp Havana'ya gidiyor, oradan Prag, derken Moskova...
İspanyol asıllı Jaime Ramón Mercader del Río Hernández, 1978 sonbaharında Küba'da öldü.Karısının isteği üzerine, Ramon Iwanowitsch Lopez adı altında Moskova'nın ünlüler mezarlığı Kunzevo'ya defnedildi...
Troçki'nin 1940 Ağustosundaki cenaze merasimine 300 bin kişi katıldı. Cesedi yakıldı ve külleri, oradaki evinin bahçesine gömüldü, evi Troçki Müzesi oldu (Museo Casa de León Trotsky). Troçki'nin kitaplarının tamamı, ancak 1989'da Sovyetler Birliği'nde serbest bırakıldı. Troçki'yi öldüren buz kıracağı, 2005 yılında bulundu. O zaman davayla ilgilenen, Meksika gizli servisinden biri saklamıştı. Meksika, Troçkistlerin bugün de hatırı sayılır Sol bir güç olmaya devam ettikleri tek ülkedir.