Bazı şeylere iki kere bakmak gerekir...
Çünkü ikincisinde bambaşka birşey görebilirsiniz. Hatta milyonuncu bakışta bile göremeyeceğiniz önemli şeyler vardır. İşte bunlardan birini, çok yakında Ayasofya hakkında duyacaksınız ve gazetelerde okuyacaksınız, yabancı basın günlerce bunu gösterecek, hatta sırf bu yüzden Ayasofya'ya yeniden gideceksiniz. Milyonbirinci bakışta görülen bir sır, yakında günyüzüne çıkacak.
İkinci bakış, umduğunuzdan da önemli olabilir ve mutlaka yanıldığınızı değil, birşeyi -önemli bir şeyi- gözden kaçırdığınızı gösterebilir.
En ilginç tesadüfler, ikinci bakışla gelir...
(Bu kurala ben de dikkat ederim ve mesela önemli saydığım yazıları genellikle ikinci kez yazarım. Birincisinde yazıp bir kenera kaldırırım, aradan zaman geçer, sonra açıp yeniden okurum.
(Ya, yazıyı yazarken önemsemediğim bir cümlenin aklıma yepyeni fikirler getirmesi nedeniyle şaşırırım, ya konuyu bambaşka türlü anlatmanın daha doğru olacağını anlamam nedeniyle, ya da "bunlar benim aklıma nereden gelmiş?" diye sorarak!)
Bence en güzel keşifler, bildiğiniz bir şeye ikinci kez baktığınızda, onun hiç bilmediğiniz bir yanını keşfederek, onun deryalara açılan bir kapı olduğunu anladığınızda gerçekleşir. Güzeldir, çünkü o kapı size tanıdık-bildiktir, güvenirsiniz. (Ama eski Göçebe öğretisinin, "bilinmeyene doğru açılırken savaşçı duruşuna sahip ol" öğüdünü de unutmazsınız)
1936 yılında, ünlü bilimci Isaac Newton'un el yazması not defterleri, Londra'da açık artırmaya çıkınca, defterlere ilk ilgi gösterenler bilim adamları olmuştur elbette. Newton, başına elma düşüp, yer çekimi kanununu bulan, klasik mekaniğin hareket kurallarını yazan, Fizik ve Matematiğin en önemli dahilerinden biridir. Bizim birinci bakışta tanıdığımız, tüm ders kitaplarında okutulan Newton, Fransız İhtilalinden sonra rasyonel düşüncenin ve bilimselliğin bayrağı olmuş en önemli bilim adamlarından biridir. 4 Ocak 1643'de Lincolnshile'da doğmuş, 84 yaşında hayata veda etmiş.
Newton'un defterlerine Cambridge Üniversitesi adına göz atan profesörlerin ortak kanısı şu olmuş: "Bu defterlerin bilimsel bir değeri yok, satın almaya değmez." Ve defterlerin fiyatı bir anda düşünce, onları merak edip John Maynard Keynes adında bir Cambridge profesörü, kendisi için satın almış. (Ekonomiyle ilgilenen herkesin tanıdığı bu adam, o yıllarda henüz ünlü değildi tabii)
Keynes, İkinci Dünya Savaşının en cıvcıvlı 1942 yılında Londra'da Royal Society Klübünde Isaac Newton hakkında bir sunum yaptığında, Newton'un tüm defterlerini satır satır okumuş bitirmişti ve anlattığı Newton, bambaşka biriydi. Şimdi sözü Keynes'e bırakalım:
"18'inci Yüzyıldan beri Newton, bize katı ve soğuk rasyonel akılla düşünmenin prensiplerini öğreten, yeni çağımızın en önemli ve en büyük bilim adamı sayılır. Ben onu bambaşka bir ışığın altında gördüm. Onun 1696'da Cambridge'i terkederken bıraktığı not defterlerini ve el yazmalarını okuyup araştıran herhangi bir kişi de, onu farklı değerlendirirdi.
Newton, rasyonel akıl çağının ilk Aydınlanmacısı kesinlikle değildi. O, yaşayan son büyücüydü, son Babilonlu, son Sümerliydi, görünen dünyayı ve görünmeyen ruhani dünyayı aynı tek bakışla değerlendirebilen son ruh, son büyük ruhtu, tıpkı bundan on bin yıl önce bizim, insanlığın, ilk ruhsal mirasımızı oluşturanlar gibi. Newton, uzun yıllarını, gizli gizli bilgelik taşını arayarak geçirdi. Uzun süre, Eski ve Yeni Ahit'in kronolojisi üzerinde çalıştı, çünkü buradan, Kıyamet'le ilgili çıkarımlarda bulunulabileceğini düşünüyordu. Gül-Haç tarikatı, Astroloji, Nümeroloji onu cezbediyordu. Hz. Musa ve Kopernik'in de, yer çekimi kanununu bildiklerini düşünüyordu. Ünlü 'Principia Mathematica' eserini yayımladıktan sonra Newton, Süleyman'ın Mabedinin kesin planını ortaya çıkarmakla uğraştı, çünkü 'Gökteki Cennetin topografisine götüren en önemli kılavuz' olduğunu düşünüyordu. Newton, yoğun bir şekilde Alşemi ile uğraşmasaydı, belki de o büyük keşiflerini asla yapamayacaktı."
O ikinci bakışın şoku o kadar büyüktü ki, bugün bile Keynes'in Newton hakkında anlattıklarını -meraklısı dışında- kimse bilmez. Newton'un yaşayarak gösterdiği şey şudur:
"'Rasyonel Akıl' denen şey, ancak 'İrrasyonel Akıl' ile desteklendiği takdirde çok büyük olur" Bugün bile kimselerin anlamadığı, anlamak istemediği bir şey.
Kısacası...
Şaşırmak güzeldir. Şaşırmaya alışın, -ilk bakışta olmazsa ikinci bakışta. Ama mutlaka...