Bir arkadaşımla İsviçre'de bir dağın zirvesine tırmandık. O dağcıydı, ben ilk kez tırmanıyordum ve hiç teçhizatımız yoktu. Dağın en tepesinde bir haç bulduk, ortasında da paslanıp yamulmuş metal bir kutu vardı. Açtık (o açtı!). Arkadaşım oraya adımı yazdı ve bana, "Bu defterde adı yazan tek Türk sensin" dedi. Olayı o kadar "önemsemiş" olmalıyım ki, dağın adını tamamen unuttum! Tehlikeli, bir işti bizimki ama çok gülmüş çok eğlenmiştik. Dağlarla aram iyidir.
O arkadaşım kayıp, galiba Güney Amerika'da biryerlerde yaşıyor -yirmi yıldır görmedim.
Dağdan indiğimizde bana, "O naylon Türklerden olmadığını gösterdin" demişti -işte bunu unutmadım. Yani naylon Türklerden olsaymışım, mesela duvar gibi dik bir geçitte, aşağıdaki bulutların üzerine düşebilirmişim. (Böyle bir arkadaşım da oldu!)
Bir de adını unutmadığım dağlar var. Bunlardan biri, Babamın memleketi Bulgaristan'daki "Tengri Dağı." Sofya yakınlarında. Bulgaristan'ın en yüksek dağı. Orada Bulgarlar ve Türkler, Vitoşa suyunu överler. O suyu içmek bile bir ayrıcalık gibi anlatılır yaşlılar tarafından. Meriç Nehri, işte bu Tanrı Dağ'ından doğar. Hunlar devrinden beri, adı Tektanrılı dinlerin bu coğrafyada zuhuru öncesinden gelen tek Tanrı'nın kutsal dağdır Tengri. Zirvesine çıkıp Tanrı'ya saygılarını sunanlar arasında adını bildiğim, (dağın zirvesine bir defter konsaydı ilk sayfada başta onun adı yazardı) ilk şahıs, Makedonyanın büyük oğlu Büyük İskender'in babası II. Filip'dir. Dağın zirvesine kadar tırmanmış...
Bu yazı, Macaristan'dan Japonya'ya kadar uzanan ve günümüzde (Kazakistan, Kırgızistan ve özellikle Japonya'da) yeniden popüler olan Tengri diniyle ilgili değil. Ama ölümsüzlükle ilgili olabilir! Tanrı Dağı, Bursa'daki Olimpos Misios (Uludağ) gibi kutsal bir dağ. İskitler, Hunlar, Avarlar ve Çingis Han'ın orduları tarafından Avrupa'ya kadar taşınan Tanrı Dini ve kadim göçebe kültürünün, onlarla birlikte Prototürk halkların da -özellikle Balkanlardaki- eski tarihinin bir işareti. Türklerin buralardaki binlerce yıllık Anayurdunun üzerinde. Tengri dininin mensubu Bulgarlar 9'uncu Yüzyılda Ortodoks Hristiyanlığı kabul etmelerine rağmen, kutsal dağın adını değiştirmemişler -ta ki Osmanlılar gelene kadar. Dağın adını Osmanlılar değiştirmiş! 15'inci Yüzyılda Bulgaristan fethedilince, dağın adını "Maşallah Dağı" koymuşlar. Tanrı'nın Dağının adını hangi Osmanlı paşasının değiştirdiğini kimse bilmiyor ve bilmeyecek, ama bugünkü adıyla "Masala Dağı"nın Gök Tanrı'nın Avrupa'daki tek kutsal dağı olduğunu Bulgarlar hâlâ biliyor, çocuklarına okulda öğretiyorlar -artık Türkler de öğrenecek, hatırlayacaklar...