Hakkında bunca övücü söz edilmiş bir filme, genellikle iyi duygularla değil, meraktan giderim...
"The Gray"e de meraktan gittim...
Kurtlar, şaşırtıcı ve tılsımlı hayvanlardır. Türklerin onları kendilerine neden bir Ongon (totem hayvanı) seçtiklerini sormak, avlanma biçimlerini, sosyal hayatlarını görmek mümkün!..
Filmde, "Alfa" diye "bilimsel" bir adla çağrılan reislerinin sözünü nasıl dinledikleri, 48 kilometrekarelik av bölgelerinde "alışkın olmadıkları canlılar"ın yaşamasına izin vermedikleri, "insanlar gibi" sürek avı düzenledikleri, tüm ihtişamıyla görülüyor -ama onlar filmin kötü kahramanları...
İyi kahramanların başında, bir petrol kuyusunda işçileri kurt saldırılarına karşı korumakla görevlendirilmiş İrlandalı aktör Liam Neeson var. Benim hemen aklıma gelen en iyi rolü, Spielberg'in 'Schindlers List' filmindeydi. Onlarca filmde başrol oynamış iyi bir aktör, burada da rolünün hakkını veriyor. Ama filmden daha büyük beklentilerim vardı -bunu itiraf etmeliyim. Film, herşeyden önce doğayı sahne alması bakımından sorunlu gibi. Gerçekçi sinemanın bir sorunu aynı zamanda. Kurtların yaşadığı kar kış ortamında ve hiç güneşin görünmediği iki saat süresince, aslında bir karabasan yansıtılıyor...
Bu soğuk ve kısıtlı ortama arada sırada giren güzel bir kadının hayali de seyircinin bir anlığına da olsa nefes almasına yetecek güzel anlar yok. Ve Başrol oyuncusunun, sevdiği kadına yazdığı mektubun içeriği ve anlamı muğlak kalıyor...
Filmin gücü, Batılı insanın ölümle nasıl soronlu bir ilişkisinin olduğunu göstermesinden geliyor...
O şartlarda Tanrı'yı ve inancı yeniden hatırlıyorlar, ama Tanrı onlara yanıt vermiyor!
Süreç içinde ölümü kabullenmeye başlıyorlar...
Filmin bam teli bu düşünce ve tabii direniş fikri...
Sinemaya ille de gerçek hayatın tıpkısının aynısını görmeye gitmiyoruz! Sanat, biraz da bunun dışına çıkmak demek zaten. Ama burada çıkmayarak şaşırtıyor. Galiba bunu da filmin artılarından biri saymamız gerek. İyi oyunculuk dışında muhteşem kış ve kar görüntülerinin olduğu bu filme puan vermem gerekseydi, on üzerinden altı verirdim herhalde...
Herşeye rağmen iyi bir seyirlik...