Kahvaltı...
Bugün kafam karmaşık bir vaziyette banyoda kahvaltı ederken çayı, dişlerimi yıkamak için kullandığım kaba döktüm ve dolu küvete iki küpşeker attım, ama bu kadar çok suyu, belli olacak kadar tadlandırmaya yetmedi.
Çağımız...
Kadın kapıcımız, benim için de belli bir rahatlık anlamına gelecek şekilde, yaka numarası benimle aynı olan kocasından ayrıldı. Ama yeni sevgilisi yazın, gömleklerin yaka düğmesinin iliklenmese de olabileceğini anlayınca, yeni giymeye başladığım iki ipek gömleğim, evin çamaşırhanesinde kayboldu.
Aşk...
Tırnaklarını benim kanıma bulamak için kalbimi yakaladı, ama yakalamadan önce de öyle kırmızıydı ki, bena o en önemli tayin edici anda belki de vermeyeceği sepetti, bir iltifatla hemen kapısının önüne koyuverdim.
Avusturyalı yazar Heimito von Doderer (1896-1966), romanlarını yazarken arada dinlenmek için gittiği Viyana'nın Strudlhofstieg'inde dinlenirken (İstanbul Galata'daki Komondo Merdivenleri gibi ama çok daha geniş ve güzel bir yer) Hikaye molekülleri yazmış. Uzun bir hikayede olacak öğelerin asgari minimuma indirgendiği hikayeler. Onların arasından yukarıdaki üçü 1951'de yayımlandı.