İnsanı en çok, güzelliğin farkına varılmaması üzüyor -benim için böyle. Günlük hayatın koşturmacasına bir kaç dakikalığına da olsa son verip, hayatın bir hediye olduğunu düşünmek, bi durmak, soluklanmak, etrafına bakınmak ve oradaki güzellikleri görmek, işitmek, tadmak, dokunmak, hissetmek, hayatı anlamlı kılar…
Bir de güzellikleri algılamaya yatkın bir hayat düzeni, meslek ve saire tutturmuş insanlar var onların görevi, bu güzellikleri bulup keşfedip, insanlık hazinesine katmak elbette...
Roma'nın fakir mahallelerinin çocuğu Sophia'nın annesi, kızının güzelliğinin erken farkına varmış ve onu güzellik yarışmalarına falan sokmayı bile başarmış, hatta figüran olarak oynamasını sağlamış...
Bu yetmez elbette. Güzelliğin parlayabilmesi ve göz kamaştırabilmesi için ona uygun bir ortam gereklidir. 1950 yılında yapılan güzellik yarışmasında Sophia ikinci olmuş, ama yarışmaya gelen rejisör Carlo Ponti, 16 yaşındaki Sophia'yı keşfedip, ondan bir dünya yıldızı, Sophia Loren'i çıkartmış...
Piyasa malı seri imalat "Güzellik"in de enflasyon kurallarına uyarak değer yitirdiği bir çağdayız, imkan bol, ama bugünün güzelleri, Sophia Loren gibi, Marilyn Monroe gibi, Brigitte Bardot gibi, hatta Simon Signoret gibi olamıyorlar, daha doğrusu "Güzellik" kavramı, bugüne göre yeniden açıklanmak zorunda. Sanatta "Güzellik" anlayışını, edebiyat bilimci Peter von Matt yeni bir kavramla tanıştırdı: "Mükemmel". Artık, güzelde mükemmeli arayacağız ve asıl payeyi ona vereceğiz, zira sözünü ettiğimiz güzellik, sıradan bir optik güzellik değil, anlamlı bir güzellik...
Platon'un "tarihi olmayan, sonsuz" saydığı, Hegel'in fikrin anlamlı ışığı" diye tanımladığı, Baudlaire'in "geçici, uçup gidici" yanına dakkat çektiği 'Güzellik', ancak anlamlı olunca "Mükemmel" seviyeye ulaşabiliyor ve etrafında o çekim gücü, ışıltılı aura oluşuyor. Günümüzün "hiç zamanı olmayan" insanının band sistem seri güzelliğinin şartları altnda mükemmel olmak da zor. Mükemmellik klonlanamayan ve taklit edilemeyen orijinal bir şey. Bu yüzden de gerçek güzellik şimdi daha değerli ve daha az…
Güzelliğin anlaşılmaması ve ona değer verilmemesi, kuşkusuz çok talihsiz bir durum. Sophia Loren, 1960 yılında 26 yaşındayken Oscar ödülü verildi, kıymeti bilindi, ama gazetelere hikayeler yazarak hayatını kazanan Anton Çehov, dünya edebiyatının en güzellerinden sayılan hikayelerin yazarı olarak 44 yaşında "ince hastalık"dan öldükten sonra cesedi, taze istridye taşıyan bir vagona konarak memleketine gönderildi. Güzellik, buna rağmen, Platon'un dediği gibi sonsuzdur ve Çehov da bunu kanıtlamış adamlardan biridir...