Çocukken "çukulata" dendi mi, bizim bildiğimiz bir tek türü vardı o da sütlü kahverengi olanı -burada kahveden kasıt kakao tabii. Çikolata, 19'uncu yüzyıla kadar esasen sütlü şekli şemalinde üretilirmiş ve çocuklara, kadınlara satılırmış. Anlaşılan "Erkekler ağlamaz" vecizesine bir de "Erkekler çikolata yemez" diye sert bir vecize eklenmişmiş. (Bence erkekler, gizli gizli yiyorlardı!)
Neyse... Erkek milleti için 19'uncu yüzyıl ortalarında, kakao oranı yüksek, şöyle yüzde 85 civarında ve üstünde çikolatalar üretilmeye başlanmış ve bunların adına "Efendi Çikolatası" gibi kibir yaldızına sarılı bir laf icad etmişler. ("Herrenschokolade") Bi' ton daha koyu renkte olan bu çikolatanın rengi, Üniversitede bizim arkadaş grubuna takılan Togo'lu arkadaşımız Dovi 'nin ten rengiyle aynı. Bizim aklımıza, Cezayir'den ciple Sahra çölünü geçerek Togo'ya gitmek fikrini düşürecek kadar suskun bir bilge kıvamındaki bu arkadaşımız çikolata yemezdi üstelik. Ben beyaz çikolatadan nefret ederim, zaten o da yeni icad. Bugün adına "Bitter" dediğimiz ve "acımsı" anlamına gelen çikolata tonu, Amerika'da icad edilmemiştir, ama insanoğlunun ve insankızının ilk versiyonu olan Afrika'nın çikolata renkli -inanılmaz ölçüde iyi kalpli ve süper müzikli- insanlarının en büyük acıları Amerika'da çektiğini biliyoruz. Amerika'da köleciliği başlatan tip, Hollandalı bir kaptan. Yaptığı ticaretin karşılığını ödemek yerine 1619'da Virginia'da 20 Afrikalı köle bırakıyor, "çalışır öderler" diyor ve köle çalıştırmak "geleneği"ni de başlatıyor. Olay tüm Kuzey Amerika'yı da kaplıyor neredeyse. 1661'de kapı gibi de bir kurallar-yasalar bütünü örgütlüyorlar bu konuda. Amerikan Devrimi olup, dünyanın ilk sahici demokrasisi kurulurken, 1789 yılında George Washington Birleşik Devletlerin ilk Başkanı ve 317 kölesi var -ki gerçekten büyük sayıdır, o zaman için bir soru işareti de uyandırmamıştır siyasi kafalarda. Amerika'nın büyük adamı Thomas Jefferson'ın da çikolata renkli bir odalığı ve ondan çocukları var. Anlaşılan bu insanların köle olması çok doğal bir şey sayılıyormuş. Ama ABD'nin kurulmasından sonra çabuk uyanıyorlar.Kuzey Amerikan Devletlerinde kölelik 1804'den itibaren kaldırılıyor. Güney eyaletlerinde ise aynen devam ediyor, hatta kölelik kurumunu kendi "yaşam biçimleri" ilan ettikleri bile olmuş. Amerikan iç savaşının çıkması ve 650.000 insanın ölmesi, biraz da köleliği kaldırmak meselesinden. Kuzeyliler köleliği kaldırdığından, köleler güneyden kuzeye kaçmaya başlıyorlar.
Ben çok kovboy filmi seyrettim, o filmlerde çok kızılderili de gördüm, ama hiç zenci görmedim! Kovboy filmlerinde de pek görünmüyorlardı -ta ki "Django"ya kadar.
Sinemanın yeni hakiki starı Quentin Tarantino'nun son filminde güneyin bilinçli/bilinçsiz gizli kalmış vahşi insan düşmanlığı konusuna, köleliğe, balıklama dalan Tarantino'nun "Efendi Çikolatası" rengindeki kovboyu Jamie Foxx, rolün öyle östesinden geliyor ki, hakkından geldiği insan müsveddesi iğrenç yağlı beyaz çikolataları hakladıkça, içinizin yağları eriyor. Onun yanındaki dostu Alman'ı oynayan ve kendisi de Alman (Avusturyalı) olan Christoph Waltz, kölelikten iğrenen beyaz adamı o kadar iyi oynuyor ki -hayran olmamak mümkün değil...
Amerikalıların tarihi demek olan "kovboy" filmlerinde kahverenginin tonlarını göremezsiniz, eh Türk filmlerinde de figüran olarak veya küçük rollerde görürsünüz. Türkiye'deki çikolata renkli kıvırcık saçlı güzel insanların da eski kölelerin torunları olduğunu pek kimse bilmez.
Amerikalılar bu eski yaralarını çoktan aşmışlar. 1865'de Kuzeylilerin ABD'si, Güneylilerin AKD'yi yendi -yani "Amerikan Konfederal Devletleri" adlı köleci devleti. Bu tarihte kölelik tamamen kaldırılırken, dünyada sadece Karaiplerde kölelik sürmekteydi.
Çikolatanın tüm tonlarına sahip bir dünyada artık tatlı rengi nedeniyle insanlara hakaret edenler, dünyanın en aşağılık yaratıkları sayılıyor. Ve dünyada en çok Bitter çikolata satılıyor. Eskiden Belçika ve Fransa'da çok satılırmış. İsviçrelilerin bile bu çikolataya sonradan sardıkları malum. Türkiye'de Ülker bu çikolatayı ne zaman üretmeye başladı bilmiyorum (zaten Pelit'in ürettiklerini tercih ederim)
Acı çikolatayı erkek malı olmaktan çıkaranlar kadınlar elbette. Onların önemsenmeyen küçük cesaretleri her zaman dünyalar değiştirmiştir, tıpkı hijyenin dünyada standart bir şey olmasını sağlamaları gibi. Afrikalıların kölelikten kurtuluşu da acı olmuştur ama Django gibi semboller, bu büyük kurtuluşu ne güzel destanlaştırıyor. Büyük romancı Alexander Dumas, "Cesaret, her zaman seyirlik bir olaydır" der, bu konuyu iyi bilir ve o da, anne tarafından çikolata renkli Afrika kökenli bir Fransızdır. Kahve düşkünü bu yazar bir gün elindeki kahveye bakıp,"İyi bir kahve için üç şey gerekir: kahve, kahve ve gene kahve" demiş. Bunu öyle güzel söylemiş olmalı ki, unutulmamış. Dumas, kahverenginin açık tonlarından, üç silahşörlü çok eğlenceli biri.