Çarşaf...

Öğretmenine "Şalvar" dediği için okuldan atılan birini tanıyorum. Benimle Mayk Hammer romanlarını tanıştıran adem. Dindar bir "abi" idi benim için. Asıl konu, Beyazıt'tan kendine giyimlik çarşaf alan Avrupalı güzel bir İstanbul sakini. Anadolu'da köylerde şalvar da giyen, yemeni de takan, çilek de toplayan, çok güzel fotoraflar çeken, dünyayı tanıyan, bir sürü dil konuşan güzel bir kadın.
Ben onu, benimle aynı kadınları keserken yakaladığımda çok şaşırmıştım. Benimki merak! Asıl dostluk ondan sonra başladı. Kadınlara, erkekler gibi bakıyordu. Sonra ilginç numaraları vardı. Mesela sahildeyiz, masada güzel bir kadın var. Hemen çıkarıp ona kazağını/şalını vermeler, omuzlarına örtmeler, güzel kadın görünce heyecanlanmalar ve bunu başarıyla gizlemeler...
İyi arkadaş olduk. Hayatı hakkındaki kararlarında bana fikir danıştığı bile oldu.
Derken birgün bana, lezbiyen olduğu sırrını da verdi (-anlamıştım ama gizlemek istediğini düşünüyordum ve tabii bu konuda hiç konuşmamıştık). Bana eşcinsel olduğunu anlatmak için ilginç bir yöntem uyguladı. Beni bir partiye davet etti. Katıldığım partide ben hariç tüm erkek veya kadın herkes eşcinseldi. Güzel bir deneyimdi. Benim tanıdığım başka eşcinsel dostlarım deavar ama bundan bahsetmezler, sadece bilirsiniz. Partide, onun kız arkadaşını da gördüm. Onun ev arkadaşıydı, tanıyordum yani, ama olaya hiç bu açıdan bakmamış, görmemiştim. Onun hakkında bildiğim herşeyi birden başka türlü okumaya başladım. Gerçekten çok ilginç bir deneyimdi. Eşcinsellerin böyle gizli bir hayatları var, genellikle de çok iyi gizlemesini biliyorler, kendi aralarında birbirlerini iyi tanıyorlar. Bu konuda bana güven duyması, ayrı bir onur benim için.
İşte şimdi ayrılık acısı yaşıyoruz, çünkü bir Arap ülkesine gidiyor orada uzunca bir süre kalacak ve Arapça öğrenecek -yeni ilgi alanı. Gittiği yerde kadınlar sadece çarşaf giyiyorlarmış, o da gitmiş kendine Beyazıt'tan bir çarşaf almış ve nasıl bakalım diye giyip Beyoğlu'na inmiş. Avrupalı güzel bir kadının çarşaflı hali nasıl olursa o da öyle olmuştur herhalde, malesef fotoraf çektirmemiş, göremedim. Gittiği Arap ülkesinde -benim için- hayata başka bir açıdan da bakacak. Çarşafla yaşamak nasıl birşey, gelince bana anlatacak. Zaten İstanbul'u bırakmıyor, bırakamaz. Onun asıl vatanı İstanbul. Ama çarşafın ardındaki kadın dünyasını bana anlatacak ve ben de size yazacağım. Ama herşeyi yazmayacağımdan emin olabilirsiniz!