Film arşivimde yeniden keşfettiğim bir film, "Life After People". Yıllar önce seyretmiştim. "İnsanlar birden ortadan kaybolsa, ardlarında bıraktıkları ne olur?" sorusuna yanıt arayan bir belgesel. Sonuç çok çarpıcı, çünkü birçok şeyin insanların ilgisi sayesinde varolabildiğini anlıyorsunuz, -mesela eski kitaplar…
Şehir atmosferinin birkaç on yılda doğa tarafından nasıl yutulacağını, tüm beton binaların ve gökdelenlerin de en fazla iki yüz yıl sonra tamen hak ile yeksan olabileceğini, görüntüler eşliğinde yeniden anlıyorsunuz. Bu filmi yeniden keşfetmemin asıl nedeni, bir süredir beni meşgul eden bir kitap aslında…
Kitabın konusu şu: Dünyada sistem bir vesileyle tamamen çökse, insanlar yeni bir uygarlığı nasıl ve hangi enstrümanlarla kurabilirler ve ortaya çıkacak en aküt sorunlar neler olabilir, nasıl bir yol izleyebilirler. Türk politikacıları ve düşünürlerin böyle "önemsiz" konulardan ziyade "seçimleri kim kazanır" gibi sorunlarla ilgilendiğini biliyorum -eh ben de ilgileniyorum- ama artık azıcık da böyle konulara kafa yorsak, sanki dünyada herşey aynen bu günkü gibi devam edecekmiş hayalciliğini yavaş yavaş terkedip biraz daha -başka türlü- gerçekçi olsak nasıl olur diyorum!..
Dünya böyle konularla daha fazla ilgilenmeye başladı ve bu hiç de hayra alamet değil...