Otosansür...

Çok mutlu olunca yazı yazamıyorum!..
Benim doğal otosansürüm de böyle!..
31 Mayıs günü Beyoğlu'nda bir kahvede otururken ortalık birden karışınca, kendimi bir devrimin içinde buldum.
Ortak tarihin yitimi ve yeni devrim anlayışı konusunda bir yazı yazmaya başlamıştım, ben yazıyı bitirmeden devrim olunca, yazı da yarım kaldı haliyle! Şimdi "Kesintisisz devrim" gibi duruyor (diğer) blogumda. Evet durumlar bu vaziyette...
O günden beri uyku saatlerimden okuma/konuşma alışkanlıklarıma kadar herşey değişti...
Mizahdan anlamayıp, kendini sadece küfürle ifade "edevilen" İslamcılara karşı ince rafine mizahın ne kadar büyük bir güç olduğunu ve mizahın bir uygarlık ifadesi olduğunu da yeniden gördüm. Emma Goldmann'ın sözüdür, "Gülemediğin devrim, devrim değildir" der. Bu gerçekten doğru. Anonymous'un komik sivri dili, Türkiye'de tam bir zirve yapıp tüm benzerlerini solladı. Yeni kuşak yazarlar Murat Mentaş, Murat Uyurkulak ve benzerlerinde zuhur eden, Metin Kaçan'ın ilk kullandığı sivri dil, birçok konuda güdük Muhafazakarları, en boş oldukları yerden vurdu. Türkiye'de bir vakitten beri kendi kendini iktidarın keyfine uygun bir şekilde "ifade etmeye" programlamış medya, bu yeni devrimci mizah bombardımanından payına düşeni aldı.
31 Mayıs günü gecesi, hiç uyumadığım o gece, polisin göstericilere düşman gibi davranıp inanılmaz şiddet uyguladığı anlarda, Beyoğlu'nda kıyamet koparken, CNN Türk Haber kanalı olayları görmeyip, penguenlerle ilgili uzun bir belgesel yayınladı. -Ve yeni Gezi Parkı gençliğinin sivri diliyle tanıştı. Şimdi bu kanal, dünya medyasında "Penguen kanalı" olarak anılıyor! İki gün sonra gece yarısı kaçar gibi Batı Afrika ülkelerine geziye giden, orada da her düzeyde protesto edilen Başbakan gene gece yarısı yurda dönüp toplama bir kalabalığın önünde konuşurken, olaylardan sadece bir ay önve yayına geçen ve tüm olayları eksiksiz yayınlayan HalkTV tarafından penguenlerle protesto edildi. Erdoğan'ın dönüşünü göstermesi gereken karelerde Antartika ve penguenleri gösterdi!
Kaç gündür sloganlara, duvar yazılarına, göstericilere gülmekten ve Twitter okumaktan bi hal oldum!..
Buna karşın otosansür, zaten başlı başına psikolojik bir vak'a. Ayrıca "otosansür"ün nerede başlayıp, "düşüncelerini 'makul' bir şekilde ifade etmek" denen dangıllığın nerede bittiği tartışmalı. Günümüzün çağdaş korkaklarının, "Makul olmak" diye bir kavramın arkasına sığındığı da malum.
Abdülhamit ceberrutluğuyla akraba olan günümüz otosansürü, dünyada da muhafazakarlıkla akraba. Daha 19'uncu yüzyılın ikinci yarısına kadar, ne sansür ne de otosansür bir sorun! Hele daha da eskiden, sansür denen şeyin bilinmiyor. Kralların, kralla dalga geçebilen soyratıları var. Bugün Tayyip Erdoğan'ın yanında, onunla dalga geçen bir soyrarısının olabileceğini düşünebiliyor musunuz?! Lafı bile edilemez. Eski Nasreddin Hoca fıkralarını okudunuz mu? Müstehcenliğin alası. Ama kimse bunları sansürlemeyi düşünmemiş -tam tersine Cem Sultan emir verip bu fıkraları toplatmış ve bir kitap haline getirilmesini emretmiş.
Günümüzdeki otosansür de bir başlangıcı var.
Mesela 1836'da Pampei'deki dekadansı anlatmak için çizilen bir gazete resminde, bir kadına asılan çıplak erkek tasviri var ve adamın penisi tahrik vaziyetlerinde. O zamanlar bu bir sorun olarak görülmemiş. Aynı resim 1877'de aynı gazetede gene yayınlanmış ama adam bu kez penissiz. Gazete, bu konuda hiçbir uyarı almadığı halde, ahlaki çekinceler ve ticari korkularla (yani yükselen ve zenginleşen muhafazakar kapitalizm nedeniyle) resmi sansürlemiş.
Kısacası dünya, 19'uncu yüzyılın ortalarında bir yerde, müstehcenliği kararında bırakmak koşuluyla mizahtan basına kadar çeşitli alanlarda kullanırken, birden buna son vermiş. Bugün yaşadığımız otosansür ise, sansürün dibe vurması, üstelik bunun gönüllü bir şekilde yapılması hali. Daha 1980'lere kadar Türk basını da göğüsleri fora, uzun bacaklı güzel kız karikatürleri çizerdi. Bedri Koraman'ı unutmak mümkün mü? Gazetelerde "Komünist" lafını kullanananın 15 yıl hapis cezası yediği yıllardı. Şimdi otosansür, asla çıplak kadın çizmeyen ve "Beyefendinin hoşuna gitmeyen"i yazmayan bir neo-Abdülhamit istibdadından muzdarip. Ve inanın, bu dönemin ardından, başta yeni Abdülhamitler hicivle mahvedildikten sonra, sınırsız fikir özgürlüğüyle birlikte usturuplu erotizm de, müstehcen mizah da geri dönecek. Ve penguenler, en iyi espri ve mizah dergisi babında Türkiye Antartikasında çoğalarak yaşamaya devam edecek.