Kışın yaz, yazın kış...

Eskiden bir zamanlar kışmış...
Şimdi Ağustos'un sıcağında, bir zamanlar palto giydiğimizi, hatta çenelerimizin takır takır attığını, buzda kaydığımızı falan unuttuk. Ben çocukken, okula giderken, annem beni uyandırıp kocaman bir Auer sobanın yanına oturturdu. Evin en sıcak yeri orasıydı -ve ben onca ihtimama rağmen her hafta sonu hasta olurdum. Böyle bir dakikliği nasıl becerdiğimi haala bilmem, ama bu sayede her hafta sonu en kral hikaye kitabına konardım. Yatakta ateşler içinde yatarken kabus değil, tüm La Fontaine hikayelerini görürdüm rüyamda -ha bir de tren görürdüm. Kışın o hastalık vakitlerinde en sıcak yer, yorganın altında resimlerine baktığım ve tabii okuduğum o hikaye kitaplarıydı. Sonra iyileşmece, pazartesi okul, cuma akşamı ateş, gelsin hikaye kitapları...
Yazın bunun tersi, klimalar, dondurmalar, gece üşümeleri, gece yarısı kumsalda donmaca falandır. İnsanlık hali: Ne yazı ne kışı severiz, ama aynı zamanda hem yazı hem de kışı severiz. Baharların artık tedavülden kalkacağını söyleyen iklim raporlarına bakacak olursak, yılın en güzel zamanları, yani "yaz olsa" veya "kış olsa" diye iç geçirmediğimiz ender zamanlardan oluyoruz. İlkbahar ve Sonbaharlar sizlere ömür...
İşte "eskiden kış diye birşey var mıydı" diye düşündüğüm geçen gün, karşımda iki futbol topuyla iki tıfıl cengaver dikilmişti ve birden penguenleri özledim -Gezi dolayısıyla televizyonda geçit töreni yapanlarını değil, sahicilerini...
İki topa birden girmek pek kolay değilmiş. Terleyip eridiğiniz o anlardan sonra penguenleri özlüyorsunuz, çünkü bu arkadaşların bulunduğu yerler serin oluyor. Ya suni soğutmalar ve bol soğuk su, ya da doğal ortamın serinleten soğutan üşüten donduran soğuğu. Ağustosuun bu aşamasında biriki dakikalık Arktik soğukla yetinmeyi yeğleyeceğiz elbette, çünkü tanıdığım harika bir kadın gibi ben de sıcağı soğuğa tercih eder oldum, beni gol bombardımanına tutan tıfıllar da öyle. Şubatta ortalık kar kıyametken onlar anneleri-babalarıyla Tayland'a giderler -orası yaz. Şubat sıcağında kumsalda kumdan kale yapmayı severler. Ben de kışın kiraz, yazın mandalina özleyen biri olarak, limon ağaçlarında türeyen minik yeşil limonların günden güne büyümesini seyretmeyi severim. Limonata türleri, buzlu renkli içecekler, bardakların buğulanmasını da severim, ama abartmadan...
Galiba memnuniyetin açık sırrı da burada: Herşeyden kararınca...
Fazlası hem sıkıcı, hem zarar. Ağustos ayı, bunu dikkate alıp bizi fazla sıkmasa iyi olur!..