Kriminal sanat veya sanatlı kriminalite...

Tophane-i Amire…
Buraya en son, "The Grate Masters" sergisi için gitmiştim. Güzel bir kadın vesile oldu, beni o götürdü. Sergide bir çok büyük ustanın eserleri, hatta not defterleri vardı ve aramızda "acaba kopya mıdırlar" diye de konuşmuştuk. Tophane'den Marmara'ya bakan eski bina, şehrin Osmanlı'dan kalma en orijinal binalarından biridir ve günümüzde çok isabetli bir kararla sanata ayrılmıştır.
Bugünlerde burada Joan Miro'nun eserleri sergileniyor. Ölüm haberini 1983'de Berlin'de bir kahvede aldığım Miro, o yıllarda müzede resimlerini görüp yeniden hayran olduğum bir ressamdı. Onun basit ama renkleri çok iyi kullanan tarzı herkesi etkiler. Babası saatçi olan bu adam, günümüze kadar kalan ilk resimlerini 1901'de yapmış ama hangi başka hangi resimleri o yapmış, oldukşa karışık bir durum ve de vaziyet…
Nasreddin Hoca'ya ait olduğu söylenen sayısız fıkra var, Yunus Emre'nin hangi şiirlerinin ona, hangilerinin onu seven dervişlere ait olduğu belirsiz. Benim bir ara ezberlemeye kalktığım Dao Te Ching kitabının yazarı ve "Taoizmin" kurucusu Lao Tzu da böyle birşey. Yani kitabındaki 81 Bölümünden hangisinin Lao Tzu tarafından yazılıp yazılmadığını tartışanlar da olmuştur, oluyordur tabii, ben daha iyisini biliyorum: Lao Tzu da sahte! Bunu bana Çin uzmanı yabancı bir dostum anlattı ve ilk duyduğumda çenemin yere düştüğünü söyleyebilirim! Kong Fuzi (Konfiçyüs) gibi külk birine karşı Taocular da bir kişi icad etmişler ve adını Lao Tzu koymoşlar, Dao Te Ching, kollektif bir ürün, yüzyıllar içinde mükemmelleştirilmiş…
"Miro olayı çok daha masum" diyeceğim, diyemiyorum, zira Tophane-i Amire'de sergilenen Miro eserlerinin tamamının sahte olabileceği söyleniyor -söyleyen de bizzat, İspanya'daki Miro Vakfı başkanı Rosa Maria Malet. Sergiyi düzenleyen Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Rektörü Yalçın Karayağız'a bir mektup göndererek, eserlerin bir çoğunun "usulsüz" olduğunu söylemiş. Tabii o eserlerin nasıl ve kim tarafından seçildiği ve İstanbul'a getirildiği gibi skandal konularla ilgilenmeyen Türk basınının görevini üslenmeyi düşünmüyorum ama enteresan bir duruma dikkat çekmek zorundayım -bu yazının burada yer almasının nedeni de bu zaten:
Kuşlara bile Chip katıp nereden nereye göçtüklerini izleyen insanoğlu, bilmemkaçtane Miro eserinin nereden geldiğini kontrol edemiyor! Miro Vakfı (Estate), eserlerin İspanya'dan kaynaklanmadığını söylemiş. O halde Miro'nun gizli kalmış resimlerinin ortaya çıkması veya Miro'nun ölmüş gibi yapıp ressamlığa devam ettiği türünden "fantastik" gerekçeler bulabiliriz tabii, "her büyük sanatçının başına gelen onun da başına gelmiş, sahte ürünleri piyasaya sürülmüş" diyebiliriz. Olay, "korsan kitap", "korsan kaset" terimlerine yabancı olmayan Türklere yabancı olmasa gerek. Bu tip "organize işler"in bile bir haddı-hududu olmalı diyorsanız, size etrafa şöyle bir bakınıp, "Cık" demek zorundayım…
Beijing'in "lüks" mahallelerinden Wangfujing'de bir müzik mağzasına girdim, asıl amacım Çin'in kaliteli müzisyenlerinin CD'lerini almaktı. Mağzada Rollig Stones'dan Salif Keita'ya kadar aklıma gelen bütün has müzisyenleri bulunca hoşuma gitti tabii -ta ki yanımdaki dostumun şu sözlerine kadar: "Hepsi korsan!.." İstanbul'da korsan kitap satan tiplerle çok ağız dalaşı yapmış biri olarak, tuttuğum CD'leri elim yanmış gibi tezgahın üzerine bıraktım. Arkadan, ana dili gibi aksansız Çince konuşan dostum, ben inanamadığım için benim adıma dükkanın sahibine sordu. Adam, Doğululara has bir şekilde doğrudan bir yanıt vermedi ama sonuç malumdu. ikinci darbe: "Çin'deki tüm CD ve DVD'ler korsandır!.."
Evet durum hiç abartısız böyle ve Avrupa'da "Copyright/Telifhakkı kaldırılsın" diye mücadele eden ve hatta bunun için parti falan kuranların bilmediği bir şey olmalı! Türkiye'de sergi açan ve tanımadıkları firmalara "sanat eseri" sipariş edenler de bilmiyorlardır. Böyle korsan müzik ve korsan film üreticileri bir yana, ünlü sanatçıların eserlerinin kopyalarını üreten ve geçimini buradan sağlayan ikiyüzelli bin Çinli yaşıyor. Bunu, ünlü Çinli ressam Qi Baishi'nin klasik yazı fırçasıyla yaptığı bir kartal resminin 65 Milyon Dolara satıldığını anlatıp taklitlerden yakınan Lisa Zeitz'dan öğrendim, Weltkunst dergisinin son sayısına yazdığı editoryal yazıda bahsediyordu, bu sayıyı o da New York Times'da okumuş!
Tophane-i Amire'de 19 Ocak'a kadar açık olması planlanan sergi iptal, kapılar demir kilit ve nereden peydahlandıkları bilinmeyen Miro resimleri de İspanya yolcusu. Ve bahse girerim bu skandal için de Türkiye'de kimse istifa etmez. Bari birileri özür falan dilese ve sadece birkaç Güzel Sanatlar öğrencisini azarlamakla yetinmese...