Kahrolsun bağzı şeyler...

Evet kahrolsun o bağzı şeyler...
Neler? Hiç önemli değil. Önemli olan o itiraz ve onun verdiği özgürlük duygusu...
Neye itiraz ettiğiniz pek de önemli değil gerçekten. Ben burada, bilimsel bağzı şeylerden de, siyasi bağzı şeylerden de veya ne bileyim aşki mevzulardaki bağzı şeylerden de bahsedebilirim -ama bunlara gerek yok! Eğer itiraz pozisyonundaysanız ve o duruşla kendinizi bağımsız hale getirmişseniz, o durumu korumak için sizi diri tutabilecek bir itiraz konusu ararsanız mutlaka bulursunuz, -hem de tonla!..
Mesele o itiraz. İtirazınız, sizin neye karşı çıkmanız gerektiğini gösterecektir, zira itiraz etmenin de bir iklimi vardır...
Yıllar önce Almanya'da yaşarken, bu tutumu bir oyun haline getirip oralardan kahkaha malzemesi üreten biri olarak, yaşadığımız zamanın tam da bana göre olduğunu söylemeliyim. (-mutlaka size de göredir)
Nihayetinde özgürlük, her eve lazım!
Dün gördüğüm bir plakat da bu bağzı şeylere verilmiş en son kral/kraliçe yanıtlardan biriydi ve şöyle diyordu:
"Taksit taksit çaldığın özgürlüğümüzü, faiziyle geri alıyoruz. İmza: Faiz Lobisi."
İktidarın korktuğu şey de bu olmalı. Bu dili kullanan bir Lobi'den, Allah tüm İslamcıları korusun! Tabii isterse, buna gerek görürse!..
Bağzı şeyleri ve onları böyle tarif eden dili anlamayanlar, hayatlarının çaresizliğini yaşıyor olabilirler. Hace Nasreddin ve neşeli Ahilerinin karşısında apışıp kalan Moğol işbirlikçisi Mevleviler gibi. Bağzı şeyler, acıtıcıdır! Hace Nasreddin'in çocukları, hık deyip onun burnundan düşmüşler. O bağzı şeyleri, kahkahalar eşliğinde hak ile yeksan ediyorlar...
Evet, itiraz bütünselleşip bir özgürlük duruşu haline gelince, taksitlere son verilir, herşey birden, peşinen, toptan oluverir. Bağzıları bunu anlayamıyor nedense...
Nedense!..